-
1 bozuk para
kasada \bozuk para kalmadı in der Kasse ist kein Wechselgeld mehr -
2 bozuk para
тиен; вак акча -
3 bozuk para
n. change, small change, coin, bit, chicken feed, fractional currency, loose change -
4 bozuk\ para
разме́н (м) -
5 bozuk para
ахъщэ, парэ укъуагъэ -
6 bozuk para
small change -
7 bozuk para gibi harcamak
испо́льзовать как разме́нную моне́ту -
8 beş pound için bozuk para verir misiniz
Can you give me change for five poundsTurkish-English dictionary > beş pound için bozuk para verir misiniz
-
9 biraz bozuk para da verebilir misiniz
Could you include some small change tooTurkish-English dictionary > biraz bozuk para da verebilir misiniz
-
10 siz bana bozuk para borç verebilir misiniz
Can you lend me a dimeTurkish-English dictionary > siz bana bozuk para borç verebilir misiniz
-
11 ufak, bozuk para
ахъщэ жъгъэй -
12 bozuk
bozuk <- ğu> kaputt; verdorben; defekt, nicht intakt; Mensch sittenlos, verderbt; Tag, Zensur, Zeugnis schlecht;bozuk para Kleingeld n;sinir(ler)im bozuk ich bin mit meinen Nerven am Ende;gayet bozuk bir Fransızca ile in einem sehr gebrochenen Französisch -
13 bozuk
озвонч. -ğu1) испо́рченный тж. перен. ; него́дныйbozuk makine — неиспра́вная маши́на
2) плохо́й, дурно́й3) разме́нный, ме́лкий ( о деньгах)bozuk para — ме́лкие де́ньги, ме́лочь
••- bozuk para gibi harcamak -
14 para
де́ньги (мн)* * *1) де́ньги; моне́таpara basmak — печа́тать де́ньги, чека́нить моне́ту
para biriktirmek — копи́ть де́ньги
para bozmak — разменя́ть де́ньги
para çekmek — а) забра́ть де́ньги (из банка и т. п.); б) вымога́ть у кого-л. де́ньги
paraya çevirmek — ком. превраща́ть в де́ньги, реализова́ть акти́вы продава́ть
para çıkarmak — а) печа́тать / выпуска́ть де́ньги; б) отпра́вить де́ньги (кому-л. почтой или через банк)
para sını çıkarmak — оправда́ть расхо́ды
para çıkışmamak — не сходи́ться - с предыду́щей су́ммой ( при подсчёте)
paradan çıkmak — издержа́ться, поистра́титься
parayı denize atmak — расточа́ть, тра́тить зря, мота́ть, транжи́рить
para dökmek — потра́тить де́ньги на что
para dönmek — вести́ дела́ за взя́тку, получа́ть взя́тку
para getirmek — приноси́ть дохо́д / при́быль
para kesmek — а) печа́тать де́ньги; б) загреба́ть больши́е де́ньги, мно́го зарабо́тать
para kırmak разг. — зашиба́ть деньгу́
parasıyla rezil olmak — пропа́сть да́ром - о вло́женных / потра́ченных де́ньгах
para sızdırmak / koparmak — вымога́ть де́ньги
parasını sokağa atmak — выбра́сывать де́ньги на ве́тер
para tutmak — эконо́мить; копи́ть де́ньги
paranın üstü — сда́ча
para üstü kalsın! — сда́чи не на́до!
para yapmak — де́лать де́ньги, нажива́ть состоя́ние
para yatırmak — ком. вкла́дывать де́ньги, инвести́ровать капита́л
para yedirmek — а) зря потра́тить де́ньги; б) потра́тить де́ньги на взя́тки, дава́ть взя́тки
para yemek — а) расточа́ть / прома́тывать де́ньги; б) тра́тить казённые де́ньги, де́лать растра́ту
parasını yemek — жить за чужо́й счёт
bozuk para — ме́лочь
bu işin parasında değilim — меня́ не интересу́ет де́нежная сторона́ э́того де́ла
ufak para — ме́лкие де́ньги
2) уст. пара́ (сороковая часть куруша)••para parayı çeker — посл. де́ньги к деньга́м
- kaç para eder?parayı veren düdüğü çalar — посл. кто пла́тит [де́ньги], тот и зака́зывает му́зыку
- vaatleri kaç para eder ki!
- para etmemek
- beş para etmez
- ilâç para etmedi -
15 bozuk
1) gestört; ( fam) kaputtbozuğum yok ich habe kein Kleingeld -
16 вак акча
bozuk para -
17 kleingeld
bozuk para s -
18 wisselgeld
bozuk para s -
19 Wechselgelder
bozuk para -
20 divisional coin
bozuk para
См. также в других словарях:
bozuk para — is. Ufak birimlere ayrılmış para, ufaklık, bozuk, bozukluk Hesap istedi. Bozuk paralarını sayıp borcunu ödedi. N. Cumalı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bozuk para gibi harcamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bozuk para gibi harcamak — (birini) değerini düşürecek biçimde bir kimseden yararlanmaya kalkışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bozuk — 1. sf., ğu 1) Bozulmuş olan Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu. T. Buğra 2) Görevini yapamaz duruma gelmiş (organ) Ağzındaki birkaç bozuk dişten şüphe ettim. R. N. Güntekin 3) is. Madenî para, bozuk para Hiç olmazsa birkaç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
para — is., ekon., Far. pāre 1) Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit 2) Kazanç Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir. S. F. Abasıyanık 3) esk. Kuruşun kırkta biri Birleşik Sözler para… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ufak para — is. Bozuk para … Çağatay Osmanlı Sözlük
bozukluk — is., ğu 1) Bozuk olma durumu 2) Bozuk para Birleşik Sözler ağzı bozukluk başıbozukluk delibozukluk beslenme bozukluğu davranış bozukluğu doku bozukluğu … Çağatay Osmanlı Sözlük
karıştırmak — i, e 1) Karışma işini yaptırmak 2) i İçinde ne olduğunu anlamak veya aradığını bulmak amacıyla elle yoklamak Ceplerimi karıştırdım, bozuk para bulamadım. F. R. Atay 3) i Yemeği dibinin tutmaması için kaşıkla altüst etmek Pilavı karıştırmak. 4) i… … Çağatay Osmanlı Sözlük
portmone — is., Fr. porte monnaie Bozuk para cüzdanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ufaklık — is., ğı 1) Ufak olma durumu 2) Küçük çocuk 3) Bozuk para 4) ünl. Çocuklar için kullanılan bir seslenme sözü 5) şaka Bit … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü kara çıkmak — korkusuz olduğu anlaşılmak Gözü kara çıkmış, yaşamın bozuk para gibi harcanabileceğini kanıtlayan o üstün insanlar arasına katılmıştı. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
NASERE — f. Ayarı bozuk para … Yeni Lügat Türkçe Sözlük